Cem de bizimdir, semah da bizimdir; Cami de bizim, Cemevi de bizimdir… (Lider Devlet Bahçeli)
***
Çok büyük gün. Çok büyük adım…
Cumhuriyet tarihimizin, yok yok hayır! Anadolu’da kurduğumuz Batı Türk Devleti(!) tarihinin milli bütünlük açısından gerçekleştirilen en büyük projesi bu…
Türk Birliğinin, Türk siyaset ve fikir hayatının, Türk Gönül Dünyasının ve dahi ister muhalif olsun, ister müntesip; ister bigâne kalsın, ister duyarlı, dünyanın neresinde bir Türk varsa yönünü, kalbini ve zihnini yönelttiği Devlet Bahçeli Beyefendi’nin her yönüyle imzasını taşıyan Horasan Erenleri Dergâhı Cemevi’nin birinci kısmı açıldı…
Uğurlu kademli olsun. Hayırlar getirsin…
DOĞU VE BATI ARASINDA
Elbette gidilecekti… Elbette nehir hep batıya doğru akacaktı. Akacaktı, fakat yönümüzü sadece batıya çevirmek ister istemez doğumuzla-doğduğumuz topraklarla bağlarımızı kopardı…
Sırtımızı dayayarak geldiğimiz topraklara, sırtımızı döndük...
İlginçtir, 1900’lü yılların hemen başında Hazar Denizinde Ruslarla İngilizler buharlı gemilerle hâkimiyet savaşına çoktan tutuşmuştu. Bizim ise bundan haberimiz bile yoktu!
Rusya hadi neyse de İngilizler buharlı gemilerini Hazar’a ne vakit indirmişti? Tarih ise, 1900’lü yılların başıydı!
Yönümüzü çevirdiğimiz batının başımıza ördüğü çoraplarla uğraşıyorduk, uğraşıyorduk da Baba Ocağımızda neler oluyordu bir türlü anlamıyorduk…
Ne diyelim kaderin ve tarihin cilvesi işte…
TUNA’DAN MUNZUR’A
Tuna’ya çok şiir yazdık da Munzur’u unuttuk!
İsviçre Alp’lerine atımızı sürdük de Ağrı’dan, Cudi’den, Tendürek ve Süphan’dan çok uzak durduk…
Eh hal böyle olunca da, olan Türkmen’e olmuş. Yorulmuş Türkmen. Yıpranmış. Sultan Selim ile Şah İsmail arasında kalmış… Kanı akmış, acısı artmış… Ötelenmiş, örselenmiş ve öfkelenmiş Türkmen…
Tamiri çok zor toplumsal arızalar ve tedavisi uzun zaman alacak yaralar açılmış.
Et ve tırnak, ruh ve beden yüzyıllarca uzak durmuş birbirinden.
***
Oysa bizdik, tek vücut idik…
Sahi ne yapsaydı Türkmen? Ehl-i Beyt’e sahip çıkmasa mıydı?! Nasıl yapardık bunu, canımızdan çok sevdiğimiz Peygamber Efendimizin ailesini-evini nasıl sahipsiz bırakırdık?!... Masumdular, mazlumdular zira…
Zaten neydi ki Alevilik? Gelin birlikte bakalım…
ALİ-EVİ!
“Alevi.” Kimine göre sıfat, kimine göre de ekol veya mezhep. Şii değil, Alevi! Fakat sadece bizde bir manası var mefhumun... Kavram Türk. Muhteva Türk! Gelenek Türk, görenek Türk!... Dil Türk, inanç Türk! Dua Türk ve umut Türk…
Kelimeyi açtığın zaman “Ali’nin evi” anlaşılıyor. Kimler var Hz. Ali’nin evinde? Ehl-i Beyt var; başta Peygamber’in amcazadesi yani kendisi… Ağuş-ı nebi’de büyümüş, “Pervane-i Muhammed” Hazreti Ali. Sonra Hatem’ül Enbiya’nın “Benim ruhumdur” diyerek taçlandırdığı kızı Fatıma’tül Zehra, yani Hazreti Ali’nin Kutlu eşi. Peygamber torunları Hasan ve Hüseyin…
Haydi, söyleyin şimdi bana, bu “ev” den Ali-evi’nde nasıl uzak durursunuz?
Dahası… “Ali bendendir, ben de Ali’den”, “Ben ilimsem Ali de onun kapısıdır. Kim ilmi dilerse kapısına gelsin” diyor yüce Peygamber.
Hicret günü, hiç tereddüt etmeden Efendimizin yatağına yattı Ali! Sanırsın ki yattığı ölüm döşeği. Ama öldürmeyen Allah öldürür mü? Hicretin tamamlayıcı parçası Hz. Ali!
Salih soyun temsilcisi Hz. Ali. O bir Kutup Yıldızı. Ali din-i mübinin zağlı kılıcı, Zülfikar ona emanet, “Allah’ın Arslanı”, hayattayken cennet müjdesi...
Nasıl anlatacak şimdi onu satırlar? Gelin onu başka bir yazıya bırakalım…
Biz Devlet Beyin yaptığı “onarımı” anlatalım…
DEVLET BEY MÜHRÜ
Sosyologlar, sosyal psikologlar, antropologlar hepsi hizaya dizilsin, müverrihler, vakanüvisler kayda geçsin, Siyasetçiler selama dursun!
Tarihimizin en büyük toplumsal onarım adımı MHP Genel Başkanı, Türk Milleti’nin bilge aklı Devlet Bahçeli Beyefendi tarafından atıldı.
Yüzlerce yıllık milli yara artık tedavi ediliyor. Türkmen inançla ve umutla kucaklaşıyor, kavuşuyor…
Bütün dünya hızla silahlanırken… Emperyalizm vahşi duygularla çevremize, ülkemize ve coğrafyamıza göz dikmiş ve oluk oluk kan akarken, Devlet Beyin Milli Beka, İç Cephe ve Milli Birliğimiz için yaptıkları ülkemizi güçlendiriyor.
Sayın Bahçeli’nin Terörsüz Türkiye ve Horasan Erenleri Dergâhı Cemevi adımları Türk Yüzyılı’nın en büyük içtihatlarıdır.
İlk sözlerimizden devam ile… Anadolu’da kurduğumuz Türk Devleti tarihinde yani bugüne kadarki hiçbir dönemde böylesine büyük bir kavuşma ve kucaklaşma adımı atılmamış, atılamamıştır!
Bunu başaran ve Türk tarihine bu parantezi açan Lider Devlet Bahçeli olmuştur.
Sayın Bahçeli, Türk Milliyetçiliğinin bütünleştirici ve kuşatıcı bir fikir olduğunu; insanımızı ayırmadan bir araya toplayıp sevgi ile yoğrulup medeni ve manevi bir yükselişe taşıdığını lider olarak şahsında göstermiştir.
Sayın Bahçeli Türk Milletine öyle büyük ve anlamlı bir hediye vermiştir ki bu hediye geleceğimizi aydınlatan birlik güneşimiz olacaktır.
Dünyanın en büyük Cemevi’ni Alevi Türklüğüne dolayısıyla Türk Milletine hediye eden Devlet Bey Aklının hep Türkiye olduğunu bir kez daha bütün herkese göstermiştir.
Onun kendi sahip olduğu arazide böyle bir gönül dağı yükseltmesi ve bizi bu güzel mekânda buluşturup kucaklaştırması inanın her şeye değer…
Kutlu olsun…
YORUMLAR